black midi – Cavalcade: Bir Anti-Rock Başkaldırısı (İnceleme)
black midi – Cavalcade
Kaos, caz ve yenilikçilik: Cavalcade tam bir modern başyapıt.
2019’daki harika çıkış albümleri Schlagenheim’dan sonra, yıl sonu listemde oldukça yukarılarda yer alan ve radarımda sıkı bir yer edinen black midi, bu seneki albümü Cavalcade ile 2021 öncesinde beni en çok beklentiye sokan 5 albümden birine imza attı.
Birçoğunuzun gruba yabancı olabileceğini tahmin ediyorum, bu yüzden albümle ilgili düşüncelerime geçmeden önce hem kendimden hem de gruptan biraz bahsetmek istiyorum. Hayatım boyunca ilgimi çeken müzik genel olarak melodiye fazla ağırlık vermeyen; dinamik, agresif ve mutlaka davul içeren işler olmuştur. black midi ise ilk albümleriyle tam olarak bu özellikleri taşıyan bir grup olarak gönlümde taht kurdu. Ancak sadece bu kriterleri yerine getirerek kaliteli müzik yapmak kolay mıydı? Tabii ki hayır. black midi, müziklerini yaparken Slint ve This Heat gibi gruplardan etkileniyor, çılgın ve kaotik karakterlerini müziklerine katarak kendilerine özgü oturaklı bir kimlik oluşturuyorlardı.
Bu yıl ise Cavalcade hakkında beklentilerimi bir miktar düşürmüş, hatta albümün hayal kırıklığı yaratacağından endişe etmiştim. Bunun sebebi ise kardeş grupları olarak görebileceğimiz Black Country, New Road ve Squid. Bahsettiğim iki grup da bu yıl ilk albümlerini yayımladı ve ikisi de çok başarılı işlerdi. Ancak beni endişelendiren nokta bu albümlerin başarısı değildi; Schlagenheim’dan daha deneysel ve oturaklı bir yapıya sahip olmalarıydı. Yanlış anlaşılmasın, Schlagenheim bu albümlerden zayıf değildi. Hatta bana kalırsa Squid’in ilk albümü Bright Green Field’dan daha iyi, Black Country, New Road’un For the First Time adlı işinden ise kötü değildi. Ancak black midi’nin ilk albümde oturttuğu math rock karakterinden vazgeçmeyerek aynı yolda ilerlemesi durumunda tazelik hissinin kaybolmasından korkuyordum. Neyse ki korkularım yersiz çıktı; Cavalcade hiç beklemediğim ve hayal edemeyeceğim kadar farklı bir noktaya ulaştı.
Cavalcade, bana kalırsa günümüzde çıkmış bir King Crimson klasiği. İlk albümlerinde de bu etkiler bariz şekilde görülüyordu, ancak bu albümde sadece tarz değil, aynı zamanda yenilikçilik açısından da King Crimson seviyesinde bir devlik göstermişler. Ancak bunu yaparken farklı bir yaklaşım sergilemişler. King Crimson, caz müzisyenlerinin doğaçlama yeteneklerini ve yaratıcılıklarını kullanarak rock müziğe yeni bir karakter kazandırıyordu. black midi ise caz müzisyenlerinin adeta gizli bir görevdeymişçesine rock müziği içten çökertmeye çalıştığı bir atmosfer yaratmış. Grup, bu albümde oldukça "anti-rock" bir karakter benimsemiş ve sık sık klasik caz ve soul hissiyatı yaratan bir albüm ortaya çıkarmış.
İlk albüm Schlagenheim oldukça kaotik ve kompleks bir yapıdayken, grup Cavalcade ile bunu ve daha fazlasını başarmış. Cavalcade, yer yer daha kompleks ve kaotik, yer yer ise chill ve groove anlara ev sahipliği yapan bir albüm.
Albüm, Schlagenheim’e kıyasla daha fazla şarkı çeşitliliğine sahip ve parçalar birbirine harika bir şekilde bağlanmış. Örneğin, John L gibi ilk albüm tonuna yakın, bitmek bilmeyen enerjisi ve kaosuyla orkestra içeren bir şarkı ile açılış yapılıyor. Hemen ardından grubun belki de en sakin ve soul ağırlıklı parçası olan Marlene Dietrich geliyor ve bu absürtlüğü hiç yadırgamıyorsunuz.
Albümün kaotik parçalarının çoğu, aslında grubun 2019’da canlı çaldığı parçalar. Ancak bu parçalar albüme öylesine konulmamış; grup bu parçaları yerleştirirken ne kadar özenli olduğunu göstermiş. İlk albümde Miles Davis etkisi daha düşük olan şarkılara yer verilirken, bu albümde daha caz ağırlıklı parçalar öne çıkıyor.
Diamond Stuff ise bir başka örnek; sanki Slint’in Spiderland albümünden bir parça dinliyormuş hissi yaratıyor. Albümün muazzam kapanışı olan Ascending Forth, son yıllarda eskiye göz kırpan en özgün şarkılardan biri. Şarkılar arasında farklı vokal tarzları, türler ve dönemler arasında geçişler yaparken bir yandan belirli bir formun korunduğunu görmek albümün en büyük başarılarından biri.
Grubun davulcusu Morgan Simpson için ayrı bir parantez açmak gerek. Son yılların en iyi davul performanslarından birine imza atmış. Stare Into Death and Be Still albümündeki Jamie Saint-Merat’ın performansı aklıma gelmiş olsa da Simpson’ın enerjisi, yaratıcılığı ve tonları o kadar iyi ki, bu yıl için rahatlıkla "en iyi davul performansı" diyebilirim.
black midi, müziği yaratırken her detayına hâkim olabilmek için belli ki fazlasıyla zaman harcamış. Cavalcade, deneysel ögelerden alınabilecek en olumlu sonuçları alarak, dinleyiciyi bir "ustalık gösterisi" ile buluşturuyor. Müziğinize katkı sunacak bir grup izlenimi yerine, sanki yıllarca bir arada çalışmış 30’lu yaşlarındaki tecrübeli müzisyenler gibi hissettiriyorlar. Bu nedenle Cavalcade, son yıllarda çıkmış en özgün ve ileriye dönük işlerden biri. Eğer metal harici müziklerle aranız yoksa bile dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
Öne Çıkanlar: John L, Chondromalacia Patella, Slow, Ascending Forth
Not: 9/10
Comments