The Mars Volta – Frances the Mute: Ürkünç Başyapıt (İnceleme)

The Mars Volta – Frances the Mute

Ürkütücü, yoğun ve eşsiz: Frances the Mute hakkında.Geçen kritiğimde Cavalcade’in geleceğe dönük büyük bir esin kaynağı olabileceğinden bahsetmiştim. Bu sefer, 16 yıl önce müzik dünyasına yine böyle bir imkan vermiş fakat yeterince değerlendirilememiş bir başyapıtla karşınızdayım: Frances the Mute.

Gündelik hayatımda çok hareketli olmayan birisi olsam da yaptığım aktivitelerde her zaman fazla enerji harcarım; bir halı saha maçında en çok koşan daima ben olmuşumdur. Davul çalarken gereksiz agresifleşip müziği dağıtan da ben olmuşumdur. Dinlediğim müzikte de durum genelde benzerdir. Müzikte aradığım şey çoğu zaman enerjidir ve The Mars Volta da bu konuda daima aradığımı bulduğum bir grup olmuştur.

Sitedeki ilk The Mars Volta kritiği olduğundan kendilerini tanımayanlar için biraz bilgi vereyim: The Mars Volta, eski At The Drive-In elemanları Omar Rodriguez-Lopez ve Cedric Bixler-Zavala tarafından 2001’de kurulmuş bir progressive rock/psychedelic rock grubudur. Daha önce post-hardcore yaptıklarından dolayı bildiğimiz progressive rock gruplarına kıyasla çok daha enerjik bir sound sunarlar. Ancak Frances the Mute albümü biraz farklıdır. Albüm enerjiktir fakat aynı zamanda oldukça ilginç bir derinliğe ve ürkünç bir hissiyata sahiptir.

Ne zaman Frances the Mute’u dinlesem enerjisini iliklerime kadar hissederim ancak elim ayağım birbirine dolaşır, hiçbir işin başına oturamam. Tüm o durmak bilmeyen müzik, kafamın içinde bir sağa bir sola oynar ama vücudumun geri kalanı kıpırdamaz. Bunun sebebi, beynimin albümün nasıl yazıldığını algılayamıyor oluşudur. Böylesine sürrealist, ürkünç ve saykodelik bir konseptin nasıl bir zihniyetin ürünü olduğunu anlamak çok zor. Eğer bir gün cevabını bulursanız bana da söyleyin.

The Widow

Albümün konsepti oldukça ürkütücüdür. Frances the Mute, Cygnus adlı bir yetimin annesini arayışını ve annesinin geçmişte yaşadığı karanlık olayları anlatır. Grup, bu hikayeyi bir günlüğe dayanarak yazmıştır. İlk bakışta bu hikaye sıradan bir dram gibi görünse de detaylar oldukça karanlık ve iğrençtir. Ancak albümün asıl gücü, hikayeyi nasıl aktardığında yatar.

Albüm bazen hikayeyi sadece sözlerle değil, müzikal tınılar aracılığıyla da anlatır. Örneğin, bir karakter aşırı dozdan öldüğünde, müzik sürekli tekrar eden ses kayıtları ve atonal tınılarla dolup taşar. Albümün çıkış şarkısı Frances the Mute’un ilk 4 dakikasında duyulan sesler, Frances’in yaşadığı travmalarla ilgili olabilir. Bu anlatım şekli, albümün hem sürükleyici hem de rahatsız edici olmasını sağlar.

Albüm, Cygnus’ın annesini arayışı gibi, dinleyiciyi de her zaman eksik bir parçayı aramaya zorlar. Tıpkı Cygnus gibi, biz de hikayenin tamamına asla ulaşamayız.

L'Via L'Viaquez

Albüm, geleneksel bir beste yapısına sahip değildir. Altı act’e bölünmüş bir film gibi ilerler ve şarkılar arasında net geçişler yoktur. Örneğin, Frances the Mute parçası dört farklı aşamadan oluşur ve bu aşamalar hikayeyi tamamlar. Bir diğer örnek olarak L’Via L’Viaquez, Latin müziği ile progressive rock’ın mükemmel bir entegrasyonunu sunar. Cedric’in şarkı boyunca İspanyolca sözler yazması, parçanın temasını güçlendirir.

Albüm, progressive rock sahnesine yeni şeyler kazandırma noktasında oldukça başarılıdır. Özellikle prodüksiyon kalitesi, albümü başlı başına bir sanat eseri haline getirir. Omar Rodriguez-Lopez’in prodüktörlüğünde, her enstrüman tınısı kristal berraklığında duyulur. Albümün prodüksiyonu o kadar başarılıdır ki, her enstrüman kendi başına bir başyapıt gibi hissedilir.

Davulcu Jon Theodore’un performansı bu albümün yıldızlarından biridir. Olağanüstü tekniği ve enerjisi, albümün karmaşık yapısını destekler. Kendisi 2000’lerin en iyi davulcularından biri olarak kabul edilir ve bu albümde neden böyle anıldığını bir kez daha kanıtlar.

Cedric Bixler-Zavala’nın vokal performansı, albümün melankolik ve kaotik doğasına mükemmel bir şekilde hizmet eder. Söz yazarlığında, hikayenin karanlık temasını güçlendiren yaratıcı tasvirler kullanır. Vokalleri, müziğin atmosferine daha fazla derinlik katar.

Frances the Mute, progressive rock’ın sınırlarını zorlayan bir başyapıttır. Albüm, dinleyiciyi karanlık, rahatsız edici ve sürreal bir yolculuğa çıkarır. Her detayıyla dinlenmesi gereken bu albüm, The Mars Volta’yı tanımayanlar için mükemmel bir başlangıç noktasıdır.

Öne Çıkanlar: Frances the Mute, The Widow, L'Via L'Viaquez, Cassandra Gemini

Not: 9.5/10

Comments